1 Ocak 2012 Pazar


Tori Amos - Winter
Kadının sesine aşık olduğumu söyleyebilirim. 

31 Aralık 2011 Cumartesi


seni çay içerken izlemek
seni çay doldururken
seni demlerken çayı
kimseler inanmasa da düpedüz sevap 
 
Alper Gencer

Ama bu kente gelirsen unutma beni ara,
sana bir çay ve temiz yaralar ısmarlarım.
Osman Konuk

Çay henüz her şey bitmedi demektir. 
Cezmi Ersöz

Çay içmeye gidenler vardı akşamüstü,parklara gidenler de
Duruma uymak kısaltıyordu günlerini artamayan eksilmeyen bir hüzünle.

Turgut Uyar 

Her gülümseyişin de tüm ülkeye çay ısmarlayayım,
seninleyken bir yudum çay zenginleştirilmiş uranyum gibi enerji veriyor bana Şebnem.
Murat Menteş

Bütün gün kahvede oturdum yedek kulübesinde 
ve bir kardeşim saf dışı kalsın diye 
çay söyledim kahveden.
İbrahim Tenekeci

Aşkınla demlenmiş sıcak bir çay içmeliyim.
Küfürler saçıp etrafa,belalara bulaştırmalıyım ağrılı başımı. 
Yokluğuna alışmamalıyım. 
Tarık Tufan

…bir çay bardağını başka başka tutan ellerin becerikliliği mi?
Görülmediği gibi
Ama var mıydı sanki görülmek isteyen
Var mıydı bir şeyler bekleyen yüreğimin eskittiklerinden.
Edip Cansever


18 Aralık 2011 Pazar

Gizli Görev

Dışarıda rutubetli bir yağmur kokusu vardı. Islanmış koyu yapraklar,kaldırımların üzerinde dans ediyordu. Kadın dışarı baktı. Ve yanındakine şöyle söyledi:"O kadar da zor değil." Hayır,zordu. Onun için bu tehlikeli bir görev olacaktı ve aşılması gereken yollar vardı. "Zor olduğunu biliyorsun,bunu yapamam." Oysa birçok kez aynı görevi yapmıştı ve başarıyla tamamlamıştı. Ama bu sefer içinde onun bu işi yapmasını engelleyen bir his vardı. Buna engel olamıyordu. Bu his onu yiyip bitiriyor,nefesini kesiyordu. Kadın ona öfkeli gözlerle baktı ve derin bir iç çekerek söylendi " Beyza Bim'den 2 ekmekle bi yağlı süt alacaksın bu kadar zor mu? Kalk üstünü giyin. Çabuk gel,yemek soğumasın."

Kız görevin zorluğuna söylenerek,odasına gitti. Tanınmamak için gizli kamuflaj elbisesi olan çamaşır lekeli eşofmanını giydi. Şimdi ürperiyordu. Karşısına çeşitli tehlikeler çıkabilirdi. Buna karşı hazırlıklı olmalıydı. Şaçına dağınık bir topuz havası verdi. Ve buruşuk montunun kapşonunu örterek evden çıktı. Etrafına baktı,her şey ıssız ve sessizdi. Bu kadar sessizlik fazlaydı. Arkasında bir çıtırtı duydu. Savunma pozisyonunu alarak döndü. Ve çöp toplayan adamı gördü. Adamın yüzünde şaşırmış bir ifade vardı ve kıza "Günaydın." dedi. Kız da kayıtsız bir şekilde adamın söylediğini tekrarladı. Bu kadar tehlike fazlaydı. Tanınmasına ramak kalmıştı. Kadının onu bu denli zor bir göreve göndermesine anlam veremiyordu. Marketin kapısını açtı. Montunun yakasını kaldırdı,ve marketin içinde yürümeye başladı. Görev için lazım olan gerekli malzemeleri temin etti. Kasaya geldiğinde görevlinin beklenmedik sorusuyla ürperdi. "Kredi kartınız var mı?" Ne demek istiyordu? Gizli bir mesaj olabilir miydi? Yoksa bir örgütün uyarı iletisi miydi bu? Biraz düşündü ve soğukkanlılıkla "Yok,nakit ödenecek." dedi. Malzemelerin hesabını keserek marketten hızla uzaklaştı. Sığınağa vardığında rahat bir soluk aldı. Yine bir görevi hiçbir tehlikeye maruz kalmadan başarıyla tamamlamıştı. Ama geleceği kim bilebilirdi?

11 Aralık 2011 Pazar

Eskilerden..

2010 yılında başıma gelen ve psikolojimi derinden etkileyen bir olay anlatmak istiyorum sizlere. Gerçekten ruhsal açıdan beni yıpratmıştı ve bir daha hatırlamak istemeyeceğim türden bir anıydı. Bunu size niye anlattığımı birazdan öğreneceksiniz. Neyse olaya geçeyim: 

İlkokul 1.sınıfa giden kardeşimi okuldan almaya gidiyordum. Sınıflarının bulunduğu kata geldim. Zil çalmıştı. Kapıyı hafif araladım. (Açmaz olaydım o kapıyı) Gördüğüm sahne felaketti. Beni dehşete düşüren ve boğazımın düğümlenmesine sebep olan görüntü şuydu: HERKES BURNUNU KARIŞTIRIYORDU LAN. Bir de sanki kaderin bana hazırladığı bir komploymuş gibi her şey yavaş  çekimde ilerliyordu. Yaşlı öğretmenin "Suğğsuun Çoooğğcuklaaar!" deyişleri,burnunda bulduğu pisliği sıranın altına yapıştıranlar,yuvarlayanlar,kalemle o deliğin içinde keşfe dalanlar,fırlatma yarışları yapanlar,tadına bakanlar..
"AĞAĞAĞAĞA" dedim ve kaçarak uzaklaştım oradan. Kardeşimi de orada kaderiyle baş başa bıraktım. Zaten o olaydan sonra kızın devreleri yanmış bana sürekli 6 kere 7'nin çarpımını soruyor,ben de hesap makinesi kullanmak zorunda kalıyorum. Neyse efendim diyeceğim o dur ki,sakın 1.sınıfların bulunduğu bir sınıfın içine girmeyin,yanından bile geçmeyin yoksa hayatınızdaki en korkunç filmi izlemiş olursunuz. Saygılar. 

3 Aralık 2011 Cumartesi

uçuyoruz ne güzel kamikaze.

Portakalın kabuğu portakaldan güzel.
Yumurtanın beyazı sarısından güzel.
Kimseyi görmedim ben senden daha güzel. 

  • E tabi sınav haftasından dolayı böyle bozukluklar olabiliyor. Devrelerim yandığımda genelde böyle yaratıcı şiirler yazmayı çok seviyom.
  • İngilizce şarkıları ezberleyip,uydurmadan söylediğimde kendimi nasıl kuul hissediyorum belli değil. 
  • Blackberry'i alana dışında parıltılı kabını da veriyorlar galiba. 
  • Bir de dershane deneme sınavlarına sadece hediyeleri için gitmek var tabi. "Aaa şu kalem iyiymiş,defter de veriyorlar gidek o zaman." 
  • Evet  kaleme deftere para harcamayı sevmiyorum. Zaten kitaplar pahalı. Yakında kitap almak için telefonumu satacam o derece. 
  • Nutella severlere inat yaşasın çocukluğumun çokokremi. 
  • Evde de yalnız kaldığımda nasıl ev hanımı triplerine giriyorum belli değil. "Ooof bak ya daha yeni topladım buraları hemen dağıtmışlar. Nedir bu çilem.."
  • Biriyle konuşurken onun ne dediğini duymazsın,aptal bir tebessümle karşılık verirsin ya. İşte hayat bazen o tebessüm kadar anlamsız,sebepsiz..
  • Hayat bazen de tam uykuya dalacakken gelen çiş kadar piç. 
  • Neyse bir çay koyayım.